Bir binanın güvenli olup olmadığını nasıl anlarsınız?
Kahramanmaraş depremlerinden sonra toplum büyük bir yas yaşarken, Türkiye’nin diğer deprem bölgelerinde yaşayanlar için oturdukları binaların sağlamlığı endişesi gündeme geldi.
Peki Türkiye’de deprem bölgelerinde yaşayanlar evlerinin veya işyerlerinin sağlamlığını kontrol etmek için hangi adımları atabilirler?
DW Türkçe’ye konuşan İnşaat Mühendisleri Odası (IMO) 2. Başkanı Nusret Suna, manaya sürecinin “Bina Durum Ön Değerlendirmesi”, “Bina Performans Değerlendirmesi” ve “Risk Riskli” olmak üzere üç ana bölüm veya seçenekten oluştuğunu belirtti. . Bina Tespiti” başlıklı bölümde detayları açıkladı.
Bir binada nelere dikkat edilmelidir?
Özellikle deprem bölgelerinde veya çevre illerde oturanların orta sıralarda oturdukları binaları incelemelerinin önemine dikkat çekiliyor.
Suna nelere dikkat edilmesi gerektiğini şöyle açıklıyor:
“Kolon ve kirişlerde gözle görülür çatlaklar varsa bir mühendise başvurmaları gerekir. Binaların bodrumlarına da girmeleri gerekir. Bodrumlarda hava sirkülasyonu az olduğu için buradaki malzemeler çok erken bozulmaya başlar.”
Nemli bir alanda taşıyıcı elemanın tabanına bakılması gerektiğini, köşelerde eğik çatlaklar varsa ve dokunulduğunda kabukların dökülmesinin korozyonun başlangıcı anlamına geldiğini anlatan Suna, “Önlem alınmazsa alınırsa kanser gibidir. Kanser hücresi gibi tepeye doğru ilerlemeye başlar.”
Binaların bir diğer değerli göstergesinin de kapıların açılıp açılmaması olduğunu söyleyen Suna, depremden bağımsız olarak çeşitli zamanlarda yıkılan yapıları hatırlatıyor ve şöyle konuşuyor:
“Hayatta kalanlar ne dedi? Sütunlardan sesler duyuyorduk, ara sıra çıtırtılar geliyordu. Sonra kapılarımız kapanmıyordu”. Fayanslar da değerlidir, eğer kiremitlerimizin birleşim yeri veya kiremitleriniz kendi kendine çatlamaya başladıysa bunlar birer müjdedir ve bir inşaat mühendisine danışılmalıdır.
Bina durumu ön değerlendirmesi nedir?
Peki bir bina için benzer olumsuzluklar gözlemlenirse ne yapılmalıdır?
Suna, binasında bir arıza olduğundan şüphelenen veya şüphelenen herkesin ilk işinin “bina ön durum değerlendirmesi” olduğunu söylüyor.
Bina durumunun ön değerlendirmesi, sadece dış gözlemlere dayanarak bina hakkında bir ön izlenim elde etme aşaması olarak tanımlanmaktadır. Bu çerçevede yapının inşaası ile ilgili mimari, statik veya zemin projeleri olup olmadığı ve bunlara uygun yapılıp yapılmadığı kontrol edilir. Tüm bu incelemelerin ardından “Yapı Durumu Ön Değerlendirme Raporu” hazırlanır.
Bina sahibi veya yönetiminin başvurusu üzerine yapılan bu değerlendirme, ancak serbest inşaat mühendisi belgesine sahip kişiler veya deneyimli uzman mühendislik ofisleri tarafından yapılabilir.
Suna, bu ilk aşamada mühendisin yapı için teklifini net bir şekilde ortaya koyacağını söylüyor ve şöyle diyor:
“Örneğin ‘beklenen bir depremde bu bina iyi performans gösterecek’ diyor. “Bu tür bir yapı aslında kendini belli ediyor. Projesine uygun yapılmışsa ve beton kalitesi tahribatsız muayenede yeterliyse zemin durumunu değerlendirip bu binada bir sorun olmayacağını söyleyebilir.”
Suna, mühendisin binayla ilgili tereddütleri varsa “performans değerlendirmesi” talep edebileceğini belirtiyor.
Bina performans değerlendirmesi
Bir yapının sağlamlığının ölçülmesi sürecindeki ikinci aşama, birinci aşamaya göre daha detaylı incelemeler ve hesaplamalar içerir.
Yine bina sahibi veya idarenin talebi üzerine IMO tarafından İşyeri Kayıt Belgesi verilmiş olup, konusunda uzmanlaşmış mühendislik ofisleri tarafından yapılan bu değerlendirme, bina ile ilgili proje ve saha çalışmalarına ve Yönetmelikte belirlenen kriterlere dayanmaktadır. 2018 yılında yayınlanan Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği.
Taşıyıcı sistem elemanlarından ve tüm katlardaki betondan numune alınmasının yanı sıra zeminde sondaj yapılabilmektedir. Ayrıca taşıyıcı elemanların sıyrılması ile kullanılan demirin kalitesi kontrol edilir.
Tüm bu detaylı incelemeler sonucunda bina için olası hasar seviyesinin kabul edilebilir seviyeyi geçmediği iddia edilmektedir. Buna göre yapının halen oturulamaz olduğu söylenmekte veya hasar derecesine göre güçlendirilmesi veya yıkılması tavsiye edilmektedir.
Güçlendirme? Yıkım?
Bina güçlendirme, bir binanın yıkıldığı ve depreme dayanıklı olarak yeniden inşa edilmesinin gerekmediği durumlarda tercih edilen iyileştirmeler olarak tanımlanmaktadır.
Peki ikinci adımda yani performans değerlendirmesi sonucunda bir binanın güçlendirmeye mi yoksa yıkıma mı ihtiyacı olduğuna nasıl karar verilir?
Tecrübeli inşaat mühendisi Suna bu soruyu şu şekilde yanıtlıyor:
“Güçlendirme belli bir maliyeti aşarsa oraya yenilemek ekonomik olmaz. Bu önlem nedir? Bunun yazılı bir kuralı yok. Ama kabul edilen değerlendirmeye göre güçlendirme maliyeti yüzde 40 veya yüzde 50’ye yakınsa Bina maliyeti ekonomiktir. Bunun üzerinde bir rakam varsa bizim önerimiz binayı yıkıp yeniden yapılmasıdır.”
Suna, güçlendirme ya da yıkma kararına bina sahibinin yeniden karar vereceğini ve ikisinin de ücretsiz olduğunu söylüyor. Suna, “Bugün bir bina belli bir katta ve belli bir büyüklükte ise, yıkılıp yerine yenisi yapılmaya çalışıldığında aynı imkan ve izinler alınamıyor. Bu sefer katlar arasında huzursuzluk başlıyor” diyor. sahipleri.”
Riskli Bina Tespiti Nedir?
Binaların depreme dayanıklı olup olmadığını ölçmek için üçüncü bir seçenek daha vardır.
Kentsel Dönüşüm Kanunu olarak bilinen 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Binaların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında “Riskli Bina Tespiti” yapılmaktadır.
Kat maliklerinden birinin Çevre Bakanlığınca yetkilendirilmiş kuruluşlara başvurusu ile yapılabilecek bu tespitte, kritik kat olarak kabul edilen katlardan beton ve donatı numuneleri alınarak bilgisayar ortamında, yanı sıra görme alanı denetimi.
Bu tespit ile binanın risk durumu ortaya çıkar. Binanın riskli bulunması durumunda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı sistemine rapor gönderiliyor ve sahiplerine tahliye ve yıkım için 60 gün süre veriliyor.
Bina süresi sonunda yıkılmamışsa, mülki amirlerce sağlanacak kolluk takviyesi ile binalar resmi kurumlarca yıkılır.
Riskli bina tespitine dikkat edin
Bu üçüncü seçenek olan “Riskli Bina Tespiti”ne başvurmak isteyenler için uzmanların değerli uyarıları var.
Suna, bu belirlemeye başlarken ilk iki seçeneğin geri dönüşünün olmadığını belirterek, “Amaç kentsel dönüşümün önünü açmak olduğu için her yapı riskli çıkabilir. Sonra belli dönemler oluyor, mecbur kalıyor. 2 ay içinde tahliye olması durumunda binanın elektriği ve suyu kesilir. Bu risklidir. “Yapı tespit bürolarının raporu kesindir. Bu rapordan geri dönüş yok” dedi.
DW Türkçe’nin öğrendiği farklı uzmanlar da Riskli Bina Tespiti seçeneğinin kentsel dönüşümü hızlandırmak için uygulandığını söylüyor ve bu nedenle binasını muayene ettirmek isteyenlere ilk seçenekten başlamalarını tavsiye ediyor.
Ancak Suna, Riskli Bina Tespiti sürecinin başlatılmasının binalarında hasar oranı yüksek olanlar için çeşitli avantajlar sağlayacağını hatırlatarak, kentsel dönüşümü hızlandırmak için devletin veya belediyelerin teşviklerinin olabileceğini belirtiyor.
Yapı denetimi için kimi ve nasıl seçmeli?
Peki, binasından rahatsız olan ve muayene ettirmek isteyenler hangi inşaat mühendisi veya mühendislik ofisini tercih etmelidir?
Suna, Türkiye genelinde 140 bin inşaat mühendisi olduğunu ancak hepsinin ücretsiz inşaat mühendisliği belgesi olmadığını belirtiyor:
“Kimin ne yaptığı, etik kurallara ne kadar uyduğu, ahlaki değerlere ne kadar önem verdiği bizim için zor. bir değil birkaç kişiden fikir alın.Bizim meslek birliği olarak bu kişiye git demeye asla hakkımız yok.”
Çalıştırılacak mühendisin IMO’ya kayıtlı olması ve işyeri sicil belgesine sahip olması gerektiğini vurgulayan Suna, inşaat konusunda uzman olmanın da şart olduğunu belirtiyor.
Suna, mühendislik hizmeti almanın maliyetine gelince, fiyatların farklılık gösterdiğini, bunun serbest piyasaya yasal müdahale anlamına geleceği için IMO’nun fiyatlar için bir kriter belirleyemeyeceğini söylüyor.